4 Kasım 2015 Çarşamba

Zamanıdır - Arzu Kök

   Zamanıdır

Işıklı bir mavilik vuruyor denize
Bakıyorum penceremden,
Sarıveriyor beni usulca
Geceye ay düşmüş
Gizemli karanlığında gece
Yıldızlar göz kırpıyor aya inat
Derken bir bulut geçiyor apak
Üşüyorum rüzgarından
Hüzünlü bir ezgi takılıyor kulaklarıma
Gözlerim denize giden yolda,
Anımsıyorum eski gülümseyişleri
Yıldızlar doluyor ansızın kucağıma
Düşler kuruyorum kullanılmamış
Geceye karşı
Anlıyorum ki,
Yarım kalmayacak inançlarımın türküsü
Tam da zamanıdır
Umut zamanıdır
Direnme zamanıdır.
Düş gören acılar, tutuklu insanlar var
Hepsi bizim aslında
Kavlince uydurulmuş kitaba.
Denk düştüğümüz sürece,
Yok bir sorun
Hele sevinçlerimiz,
Günlerin tezgahında ilmek ilmek
Yarını dokumaya hükümlüyse

Arzu Kök

Salkımsöğüt - Arzu Kök

       Salkımsöğüt

Sevdanı yatırdığın dağlarda,
            bir ağaç dik benim için.
Kız saçı gibi salınan salkımsöğüt olsun,
            toprağını dağlardan toplayan.
Yeşilini çocuklar toplasın,
           çiçek kokan elleriyle.
Sonra;
Salıncaklar kursunlar dallarına,
          sevinç çığlıkları dökerek gül dudaklarından.
Bir salkımsöğüt dik benim için, 
          suyu berrak akan bir nehrin kıyısına.


Sanadır bu çağrım,
          bu toprakların yiğit delikanlısı.
Bir salkımsöğüt dik benim için, 
          sevdalı ellerinle.
Salkımsöğüt ve sevdamız aşkla büyüsünler,
Toprak dolu avuçlarında sabaha büyüyen ışık gibi
Dağlarının rüzgarını solusun yapraklarında
Geceleri, sularının aynasına
          yıldız dökülsün saçlarından.


Eğer bir gün sevgili,
Bedenimizde yanan bu ateş
Göğsümüzün bakır mangalında,
            küllenmiş bir köz gibi sönerse…
İşte o zaman,
Toprak tüm tuzunu,
            hınçla döksün salkımsöğüdün köküne…

Arzu Kök

Ağulu Dudaklar - Arzu Kök

 AĞULU DUDAKLAR

Yapraklar oynaşır dallarda
Ben şimdi ağuda otursam
yıkılır  Ankara
Bulvarlar bunadı adımlarımdan
 yılgın, bezgin ve terkedilmiş
Şimdi bir çığlık atsam
Soluğumu rüzgara katsam,
Sözcüklerden önü alınmaz bir kasırga
döllenir dünyada
Bulvarları, sokakları, binalarıyla bu kent
Kısır bir dolambaçtır
Kaç kez insan pazarı kurulur 
ve yiğitler vurulur sorgusuz
izbe, karanlık, kimsesiz gecelerde
Bunun için ki her dudak ağuludur
Yaprak oynaşır rüzgarla, dalda
Kelimeler uçuşur sokakta, kirli ve sahte
Çünkü her dudak ağuludur
Susmak erdemdir
-‘Nasılsın?’lara
-‘Ne haber?’lere
-‘Seni iyi gördüm’lere
Dilini unutmuş her ağız
Suskun dudaklarla öpülmelidir
Susmak uludur
Çünkü her dudak ağuludur
Her dudak dönen bu çarkın,
İşleyen dişi müşteri olmuş kuludur.
Arzu Kök