23 Eylül 2014 Salı

Yıkım ve Çığlık, ARZU KÖK

Yıkım ve Çığlık

Büyüyorum derken
Hevesle çıkıyorum dünyanın terasına
Demlenen günbatımı
Elimdeyse giderek tükenen çayım
Sıyırıyorum kendimi
Toplum adlı uçurumdan
Ama
Çocuk çığlıklarının izleri hâlâ bedenimde
Ne yapsam olmuyor
Uğultu kalıyor kalabalık
Ayırt edilemiyor ağlayan, ağlatan
Gökyüzü kızıllığı kana çalıyor
Her nefeste
Yüreğimde onulmaz bir bulantı
Zor iniyorum basamakları
Küreksiz bir sandalda
Suskunluğa sürükleniyorum
Gördüğüm ilk seste
Bırakıyorum kendimi boz renkli kelimelere
Varamasam da kıyıya
Yankılanan bir çığlığım olsun istiyorum
Bu büyük yıkımda

Arzu Kök


Susma N’olur…, ARZU KÖK

Susma N’olur…
 

Vuruldu su ve ışık
Mihrap kırıldı
Ay küstü
Sen sustun
Ağlasaydın hiç olmazsa
Kuşları gördüm
Uçarken çok, ağlarken az

Acı sim ve siyahtı
Cesaret tuzla buz
Işık az
Az düşün
İnsanlığı kalleşçe vurmayı seven
Kılıç niye kutsanır?
Şair yakmak neden yasaldır?
İnfaz neden anayasadan önce gelir?

Konuş ey tohum
Yoksul bir çocuğun
Çaldığı erik,
Kurduğu düş,
Bildiği masal,
Yediği dayak,
Emdiği süt kadar konuş
Susma n’olur

Uçuşmadan önce Zühre’de gülümseme
Gün gülünde ışıltı
Bitmiş sayılmaz her şey

Ak
En yakın bulduğum denize doğru
Kıraç ovaları yırtarak ak
Sula
Yaşam ver
İlla ki çocukları sevindir
Sıradağ görkemiyle doğrul ve yürü
Kuş uyumlarını sırtına al ve yürü

İnsanlar gördüm
Ölürken çok, yaşarken az


Arzu Kök

Kim Üzülür?.., ARZU KÖK

Kim Üzülür?..



Yağmurun eşref saatine yasa konmuş
Cemre’nin yerini cinayet almışsa
Bir yanlışlık var demektir bu işte
Su, sönmemiş kireç olmuşsa
Ateşböceğim söndürülmüşse
Müzik susturulmuşsa
Birilerinin istediği yerdeyim demektir
Öbür dünya sizin olsun
Meleklerin yüzü
Dini imanı kevser şarabı
Başka türlü gideceğim ben ölüme
Kime ne?

Kuşları şerbetçiotuna batıran mı var?
Vişne neresinden çürüme yapar?
Sorma…
Yaran nerende onu göster sen
Kırık kanunların aşınmış yüzü olduğun sürece
Yerlere kadar eğilip öpsen de birilerinin ayakuçlarını
Zamanın yitik
Sen ise yutulacak bir lokma olarak kalacaksın

Göz sularında yıkadığın bebek
Geceden damıttığın umut
Hepsi ama hepsi tapuludur
Ve an gelir
Ne gündüzü ne gecesi
Ne şafağı ne seheri
Ne suyu ne ateşi olan
Bir yeryüzü olmuşsun
Ha böyle ölmüşsün
Ha hiç doğmamışsın ne çıkar?
‘Kim üzülür?’ diyor felek
Ses çıkmıyor hiçbirimizden
Dağılıyoruz zamana bir bir

Arzu Kök

İSTERDİM!..., ARZU KÖK

İSTERDİM
Hayat denen bu geminin,
Seren direğinin üzerinde dolaşan can alıcı şahini
Kanatlarından bakır bir çiviyle mıhlamayı isterdim.
Hayatı defalarca yıkıp, 
bozup yeniden inşa eden çocuğun
Doğallığı ile sevmek isterdim.
Meleklere gülen mini mini yavruların,
Mutlu uykularını uyuyabilmek isterdim.
Yaşadığım alemin tepesinden
Olayları önemsiz bir günün kazaları,
Yolun basit sarsıntıları olarak,
Kabul edebilmek isterdim.
Babacan güneşin altında
İyi yürekli, dost doğanın ortasında,
Özgürce gezebilmek isterdim.
Asi ve dizginlenemez bir rüzgara tutunup
Kardeşlik bağı olan iyiliği,
Tek başına mutluluk yaratan sevgiyi,
Dünyayı kurtaracak ve yeniden kuracak olan aşkı,
İnsanlara yaşatmak isterdim.
ARZU KÖK

HABERİNİZ VAR MI?, ARZU KÖK

HABERİNİZ VAR MI?
Haberiniz var mı?
Gözünü bağlamışlar,
İdam sehpasına götürüyorlar dünyayı
Suçu ne ki?

Savaştırılıyor dünya insanı
Kederler başlıyor,
Umutlar, sevinçler, arzular yıkılıyor,
Kahroluyor insanlar.
İsimler anlamsız,
Yarınlar yok, umutlar yok.
Olan tek şey
Yaşamak, hayatta kalabilmek.

Haberiniz var mı?
Dünyayı idam ediyor birkaç kişi
Ona bağlanan insanların,
Yaşamak isteyenlerin,
Suçu ne ki?


ARZU KÖK

GAZZE ÇOCUKLARI’NA…ARZU KÖK

       GAZZE ÇOCUKLARI’NA…
Mini mini bebeler gördüm.
Açlıktan karınları şişmiş bebeler,
Hastalıklı, sakat bebeler
Kuşluk boyu devasız gezen,
Ciğerleri sökülmüş,
Ağu dökülmüş üzerlerine ıtırdan,
Ölüyorlar tek tek.
Avurtlarından değil, iliklerinden kopan çığlıklar geliyor kulaklarıma.
Duvarlara çarparak parçalanan kuş misali,
Bir türlü doğmak bilmeyen sabah yıldızına hasret.
Umursuzuz, umursuzuz.
Bu yangınlarda ne?
Neden koparılıyor çiçekler?
Neden ölüyor, öldürülüyor bebeler?
Neden ebedi bir ilkbahar içerisinde yaşatamıyoruz onları?
Ve neden onlara dünyanın bütün gecelerinin,
Üzerinde bir gelecek  sunamıyoruz?
O sessizce konuşanlar da kim?
Bu rüzgara karşı kürek çekenler de kim?
Akıntısız ırmakta deniz kızları örmezmiş saçlarını,
Ölü denizlerdeyse avlanmazmış köpek balıkları..
Çocuklarımız ölüyor, ah ah
Ölüyor suçsuz, masum çocuklarımız….
ARZU KÖK