Zamanıdır Işıklı bir mavilik vuruyor denize Bakıyorum penceremden, Sarıveriyor beni usulca Geceye ay düşmüş Gizemli karanlığında gece Yıldızlar göz kırpıyor aya inat Derken bir bulut geçiyor apak Üşüyorum rüzgarından Hüzünlü bir ezgi takılıyor kulaklarıma Gözlerim denize giden yolda, Anımsıyorum eski gülümseyişleri Yıldızlar doluyor ansızın kucağıma Düşler kuruyorum kullanılmamış Geceye karşı Anlıyorum ki, Yarım kalmayacak inançlarımın türküsü Tam da zamanıdır Umut zamanıdır Direnme zamanıdır. Düş gören acılar, tutuklu insanlar var Hepsi bizim aslında Kavlince uydurulmuş kitaba. Denk düştüğümüz sürece, Yok bir sorun Hele sevinçlerimiz, Günlerin tezgahında ilmek ilmek Yarını dokumaya hükümlüyse Arzu Kök
Salkımsöğüt Sevdanı yatırdığın dağlarda, bir ağaç dik benim için. Kız saçı gibi salınan salkımsöğüt olsun, toprağını dağlardan toplayan. Yeşilini çocuklar toplasın, çiçek kokan elleriyle. Sonra; Salıncaklar kursunlar dallarına, sevinç çığlıkları dökerek gül dudaklarından. Bir salkımsöğüt dik benim için, suyu berrak akan bir nehrin kıyısına. Sanadır bu çağrım, bu toprakların yiğit delikanlısı. Bir salkımsöğüt dik benim için, sevdalı ellerinle. Salkımsöğüt ve sevdamız aşkla büyüsünler, Toprak dolu avuçlarında sabaha büyüyen ışık gibi Dağlarının rüzgarını solusun yapraklarında Geceleri, sularının aynasına yıldız dökülsün saçlarından. Eğer bir gün sevgili, Bedenimizde yanan bu ateş Göğsümüzün bakır mangalında, küllenmiş bir köz gibi sönerse… İşte o zaman, Toprak tüm tuzunu, hınçla döksün salkımsöğüdün köküne… Arzu Kök
AĞULU DUDAKLAR Yapraklar oynaşır dallarda Ben şimdi ağuda otursam yıkılır Ankara Bulvarlar bunadı adımlarımdan yılgın, bezgin ve terkedilmiş Şimdi bir çığlık atsam Soluğumu rüzgara katsam, Sözcüklerden önü alınmaz bir kasırga döllenir dünyada Bulvarları, sokakları, binalarıyla bu kent Kısır bir dolambaçtır Kaç kez insan pazarı kurulur ve yiğitler vurulur sorgusuz izbe, karanlık, kimsesiz gecelerde Bunun için ki her dudak ağuludur Yaprak oynaşır rüzgarla, dalda Kelimeler uçuşur sokakta, kirli ve sahte Çünkü her dudak ağuludur Susmak erdemdir -‘Nasılsın?’lara -‘Ne haber?’lere -‘Seni iyi gördüm’lere Dilini unutmuş her ağız Suskun dudaklarla öpülmelidir Susmak uludur Çünkü her dudak ağuludur Her dudak dönen bu çarkın, İşleyen dişi müşteri olmuş kuludur.